28 Haziran 2013 Cuma

Tatil Alışverişinizi Hasuta.com’dan Yapın

Yaz geldi ve tatil planları yapılmaya başlandı. Bir taraftan tatil öncesi işleri organize etme çabası, bir taraftan rezervasyon telaşı derken tatil alışverişine zaman ayıramayacağınızı düşünenlerdenseniz size bir önerim var. Hasuta ile tanışın!

 

hasuta

 

 

Hasuta İle 5 Dakikada Alışveriş

 

Söz konusu kılık kıyafet alışverişi olduğunda saatler harcandığını göz önünde bulundurursak, Hasuta’nın 5 dakikada alışveriş vaadi mucize gibi geliyor.

 

Gerçekten de  deniz kıyafetleri, iç giyim, alt giyim, üst giyim, takım giyim, aksesuar ve ev tekstili kategorilerinde; bikini, mayo, mayokini, şort, haşema, sütyen, külot, pijama, body, gecelik,kapri, tişört, eşofman takımı, plaj havlusu başta olmak üzere pek çok ürüne kullanımı kolay arayüzü sayesinde kolayca ulaşabiliyor ve alış verişinizi 5 dakikada tamamlayabiliyorsunuz.

 

 

Hasuta İle Hızlı, Ekonomik Ve Güvenli Alışveriş

 

İnternet üzerinden yapılan alışverişlerde, insanların kafasında oluşan en büyük soru işareti güvenlik ve gönderim süresidir. Hasuta bu konuda çok iddialı ve kullanıcılarına büyük avantajlar sunuyor. Hasuta.com üzerinden yapacağınız alışverişlerde satın aldığınız ürün aynı gün kargoya veriliyor ve 5.90 TL sabit kargo ücreti alınıyor. Paypal ile ödeme seçeneği de bulunan Hasuta.com’da gizli gönderim özelliği sayesinde satın aldığınız ürünün kargo paketi üzerinde ürüne ait yazı veya resim bulunmaz.

 

 

Hasuta Ve Blog

 

Gizli gönderim, aynı gün kargo ve sabit kargo ücreti özellikleriyle dikkat çeken Hasuta.com’un ziyaretçileriyle iletişim kurduğu ve ürünler hakkında bilgi verdiği bir de blogu var. 

Henüz geliştirme aşamasında Hasuta Blog, zamanla (benim de desteğimle) ürün seçiminizde size çok faydalı olacak bilgilerin verileceği, profesyonel görünüme ve içeriğe sahip blog olacak.

 

 

Blog Hocam Okuyucularına Özel İndirim Fırsatı

 

Sıcakların  bastırdığı şu günlerde siz de Hasuta.com’u ziyaret ederek birbirinden kaliteli ürünlere göz atın ve hızlı alışveriş keyfini yaşayın. Üstelik Blog Hocam okuyucularına %10 indirimden faydalanabilirsiniz. 

 

- %10 indirim için hediye çeki kodu olarak bloghocam yazmanız yeterli.

- Hediye kuponun alt limiti yoktur ve 31.07.2013 tarihine kadar geçerlidir.

 

Herkese iyi tatiller, iyi alışverişler!

Blog Yazarlarının Çileden Çıktığı Anlar

Blogların ve blog yazarlığının neden bu kadar popüler olduğunu sorguladığım yazıda farklı bir şeyler denemek istemiştim. Amacım konuyu sosyal medya hesaplarımı takip eden blogcu arkadaşlara da sorarak yazıya onların fikirlerini de eklemekti. Yani bir nevi imece post :) Sağolsunlar ilgi gösterdiler ve ortaya keyifli bir yaz yazı çıktı. Bunun üzerine bu imece usulü çalışmaya devam etmek istedim. Bu kez konumuz blog yazarının çileden çıktığı anlar…

 

Blog yazarlığının ne kadar keyifli bir uğraş olduğu konusunda hiçbirimizin şüphesi yok. Ancak ne kadar keyifli olsa da hepimiz zaman zaman keyfmizi kaçıracak, sinirlerimizi bozacak, moral ve motivasyonumuzu düşürecek hatta bizi çileden çıkaracak olaylarla karşılaşıyoruz. İşte bu olayları sosyal medyadaki hesaplarımı takip eden blogculara sordum ve gelen cevaplara kendi yorumlarımı da ekleyerek böyle bir yazı ortaya çıkardım.

 

sinirli

 

 

Yorumlar… Yorumlar… Yorumlar….

 

Blog yazarlarını çileden çıkaran olaylarla ilgili yazılan düşüncülerde en çok üzerinde durulan konu tahmin ettiğim gibi  yorumlar oldu. Gürkan Bilgisu, Arzu Batur ve @herbihalt yazıyla hiç bir ilgisi olmayan, tutarsız, küfürlü, yazıyı dahi okumadan yapılan yorumların kendilerini çileden çıkardığını söylerken Hakan Çolak ve evde yazar reklam amaçlı, link içeren yorumların kendilerini sinirlendirdiğini belirttiler.

Bu yorum konusu ile ilgli tespit, sitem ve öneri içeren detaylı bir yazı yazdığım için buraya bir ekleme yapmayacağım. Yorumlarla ilgili içimi döktüğüm yazıyı bekleyin lütfen.

 

 

Emeğe Saygı Lütfen!

 

Elimden geldiğince belli bir kalitede içerik üretmeye çalışan bir blogcu olarak bu şekilde emek ve zaman harcayarak okuyucuları için içerik üreten blogculara saygı gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hasan Ekşi ve Ruhsuz Atmaca da harcanan emeğin hiçe sayılarak art niyetli tepkiler gelmesinin ve haksız eleştiriler yapılmasını çok üzücü olduğunu düşünüyorlar.

 

Benzer şekilde Furkan Özden de yazılarında bir kusur aranmasının kendisini üzdüğünü yazdı. Düşünsenize bir konu hakkında 10 tane bilgi vermişsiniz bunların 9’u doğru ve aralarından birinde küçük bir hata var. Art niyetli okuyucu da bu hatayı cımbızla çekiyor ve bunu afişe ederek yazarı zor duruma düşürmeye çalışıyor. Gerçekten çok sinir bozucu.

 

 

Değerler, Sıralamalar, İstatistikler

 

Bazı blogcular Pagerank, Alexa ve trafik değerlerini her gün kontrol ederek bu olayı takıntı haline getirebiliyorlar. Mehmet Öztürk de Alexa sıralamasındaki anlamsız değişmelerin çok sinir bozucu olduğu yazmış.

 

Bu işie kafayı fazlaca takıp çeşitli grupların ve değer arttırmaya yönelik yapay yöntemlerin peşinde koşanlar olduğunu çok iyi biliyyorum.  Blog Hocam’ın Alexa sıralamsını çok takip eden biri olmadığım bu konu beni çok rahatsız etmiyor açıkçası : ) Size de önerim bu işlere fazla takılmamanız.

 

 

Tema Seçimi Ve Düzenlenmesi

 

Blogcular için ihtiyaçlarını karşılayacak, zevkine hitap edecek birtema seçmek ve uzun süre aynı temayı kullanmak nerdeyse imkansız. Bu yüzden her geçen gün birbirinden farklı özelliklerde ve tasarımlarda blogger temaları paylaşılıyor.

 

Blogcuları çileden çıkaran şey ise zar zor seçilen bir temanın düzenlenmesi aşamasına çıkan küçük problemler ve bu küçük problemleri düzelteyim derken tüm temanın berbat edilmesi olması gerek. Mehmet Bahadır Durmaz da bu konuya değinmiş. Blogu için tema seçerken ve seçtiği bir temayı yeniden düzenlerken yaşadığı sıkıntıların kendisini çileden çıkardığını yazmış.

 

 

İçerik Hırsızlığı Ve İletişim Formu İle Gönderilen Mesajlar

 

Gelelim bu yazılanlar dışında beni çileden çıkaran durumlara.

 

Benim için en sinir bozucu şeylerden biri saatlerce uğraşarak oluşturduğum içeriklerin başkaları tarfından çalınmasıdır. Açıkçası bu konuda hiç yorum yazılmamasına şaşırdım. Sanırım artık alışıyoruz bu duruma :)

 

Sinirimi bozan diğer bir olay da iletişim formu aracılığıyla gönderilen spam, saçma ve gereksiz mseajlar. İletişim sayfamın başına “sağlıklı bir iletişim için formu eksiksiz doldurun” yazmama rağmen gelen mesajların yarısı eksik.

 

 

Aslında misafir blogculuk, taklitçilik, sosyal medya ve daha pek çok konuda çileden çıktığım anlar oluyor fakat yazıyı çok uzatmamak adına burda kesiyorum. Yaptıkları yorumlarla bu yazının oluşmasına katkı sağlayan arkadaşlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu tür imece yazıların devamı gelecek. Önümüzdeki yazılara siz de katkıda bulunmak isterseniz Blog Hocam’ın Facebook ve Twitter hesapları ile benim Google+ profilimi takip edebilirsiniz.

26 Haziran 2013 Çarşamba

Blogların %90’ı Başarısız Oluyor

Günümüzde, dijital ortamda içerik oluşturup yaymanın en kolay yolu blog yazmak olduğu için, blog dünyasına her geçen gün yeni bloglar ekleniyor.

 

Bazıları ne kadar şık giyindiklerini gösteriyor, bazıları mutfaktaki ne kadar hünerli olduğunu ıspatlıyor, bazıları Pucca gibi bir üne kavuşarak gazetede bir köşe kapmayı hayal ediyor, bazıları da satış yaparak veya reklam alarak para kazanmanın peşine düşüyorlar.

 

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz fakat bilinmesi gereken bir gerçek var ki amacı ne olursa olsun oluşturulan bu blogların %90’ı başarısız olarak kendi haline bırakılıyor ya da kaptılıyor.

 

Blogların %90’ı Başarısız Oluyor

 

Blog Hocam’ın içeriği ve misyonundan dolayı çok sayıda blog yazarıyla tanışıyorum, fikir alış verişinde bulunuyorum. Bunların arasında yeni blg oluşturacaklar veya oluşturmayı düşününler de oluyor. Açıkçası blogu yazacak kişiyi biraz tanıdıktan sonra oluşturacağı blogun bbaşarılı olup olmayacağı hakkında bir kanaat sahibi  oluyorum. (Bu kanaatimi asla karşımdakine söylemiyorum elbette) Çoğunda da yanılmadığımı söyleyebilirim.

 

Hiç düşündünüz mü açılan blogların %90’ı neden başarısız oluyor diye? Benim bu konuda bazı tespitlerim var.

 

 

Bilgi Veya Tutku Eksikliği

 

En sık karşılaştığım soruların başında “şu konu tutar mı?” veya “hangi konuda blog yazsam tutar?” şeklinde sorular geliyor. Asıl hata da tam olarak burada başlıyor. Örneğin Blog Hocam’ın popüler bir blog olduğunu görenler blog yazarlığı konusunda yeterli bilgisi ve bu konu hakkında yazma hevesi olmadan blog oluşturuyorlar. Bu şekilde yazmaya çalıştığı konu hakında bilgi ve tutku eksikliği olan kişiler hem içerik üretme, hem de fark yaratma noktasında tıkandıkları için başarısızlık kaçınılmaz oluyor.

 

 

İlgisizlik

 

Aslında bu sebep kişinin çok da elinde olan bir şey değil. Blog yazma hevesiyle yanıp tutuşan bir insan, yazdığı konuda çok bilgili olsa, anlatımı ve yazı tonu kusursuz olsa bile bloguna yeteri kadar vakit ayıramıyorsa o blogun da başarılı olmasını beklemek zor olur. Belki de sektörlerindeki öncü kişilerin blog yazmak yerine Twitter kullanmayı tercih etmeleri bu yüzdendir. 

 

İş hayatı veya okul  hayatı yoğun olan blog yazarları iyi bir planlama yapar ve zaman yönetimi konusunda kendilerini geliştirirlerse blog yazmaya da vakit ayırabileceklerini düşünüyorum. En canlı örneği şu an bu yazı yazıyor : )

 

 

İlk Günden Para Kazanma Hayali

 

Blog yazarak para kazanmak elbette hayal değil fakat hiç bir emek harcamadan ve bu uğurda bir şeyler yapmadan reklam tekliflerinin gelmesini veya affiliate satışlarının gerçekleşmesini beklemek çok ütopik olur.

 

Blog yazarak para kazanmayı da gerçek hayattaki yatırımlar gibi düşünün. Belli bir sermaye ile küçük bir işletme kurarsınız. Zamanla o işletmenizin hizmet kalitesini arttırır, pazarlama faaliyetlerini yapar ve marka değerini yükseğe çıkarırsınız. Blogları da böyle düşünmek gerekiyor. Bir değer yaratmadan gelir beklemek hayal olur.

 

 

Sıradanlık

 

Her geçen gün onlarca yeni blogun eklendiği blogosferde sizinle aynı konuda yayın yapan onlarca hatta yüzlerce blog olabilir. Eğer bir şekilde fark yaratamaz ve ziyaretçinin dikkatini çekemezseniz başarısızlık kaçınılmazdır.

 

Bazen orijinal bir tema, bazen sıradışı bir içerik, bazen de kendine özgü hitap gücü blogunuzun fark edilmesine yardımcı olur.

 

 

Bunlar blogların %90’ının neden başarısız olduğu konusunda benim tespitlerimdi. Elbette daha çok sebep eklenebilir fakat en sık karşılaştıklarım bunlar. Eğer yeni blog oluşturma gibi bir düşünceniz varsa veya blogunuzu yeni oluşturduysanız bu yazıda yazdıklarımı dikkate almanızı öneririm.

 

Herkese bol şans ve keyifli bloglar!

24 Haziran 2013 Pazartesi

Karne hediyesi bahane, ailece eğlenmek şahane!

Türk Telekom’lu aileler, çocuklarının zorlu ve yoğun bir yılı geride bırakmasını ailece eğlenerek kutluyor. Çünkü XBOX 360 Türk Telekom abonelerine özel fiyatlarla onları bayilerde bekliyor.

Tüm dünyayı kasıp kavuran XBOX 360 oyun konsolu, 31 Ekim 2013 tarihine kadar yapacağınız başvurular için ayda yalnızca 34 TL’den başlayan taksitlerle Türk Telekom ofis ve bayilerinde sizleri bekliyor. Üstelik tüm beden hareketlerinizi algılayarak konsolu ve oyunları kontrol etmenizi sağlayan Kinect’in yanında Disneyland, Adventures ve PES 2013 oyunları hediyesiyle.

turk-telekom-xbox

Siz de karne hediyesini paylaşmaya niyetli Türk Telekom’lulardansanız, hem çocuğunuzu hem de bütçenizi sevindirecek bu müthiş fırsatı kaçırmayın.

Türk Telekom XBOX 360 kampanyasıyla ilgili detaylı bilgi için tıklayınız.

www.facebook.com/TurkTelekom
https://twitter.com/Turk_Telekom

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Etikete Özel Resimli Son Yazılar Eklentisi

Bazı blogların sidebarında “Son Yazılar” eklentisini görmüşsünüzdür. Bu  bölümde bloglarındaki son X yazıyı gösterirler. Ben bu güne kadar böyle bir eklenti ne kullandım, ne de paylaştım. Bunun nedeni zaten blogun ana sayfasında son X yazının gösteriliyor olmasıydı.

 

Fakat bu yazıda paylaşacağım son yazılar eklentisinin başlıktan da anlayacağınız gibi farklı ve güzel bir özelliği var. Belli bir etikete ait son X yazıyı bogunuzun sidebarında gösterebiliyorsunuz.

 

Blogger Etikete Özel Resimli Son Yazılar Eklentisi

 

Blogger’da etikete özel resimli son yazılar eklentisini blogunuza eklemek için aşağıdaki kodları kendinize göre düzenleikten sonra Blogger kumanda panelinde Yerleşim > Gadget Ekle > HTML/JavaScript gadget yolunu izleyerek pencereye yapıştırmanız yeterli olacaktır.

 

<link rel="stylesheet" type="text/css" href="https://googledrive.com/host/0BxxMpDce-fNUYmh1Ukdjb0FjbUU" />  <script src="http://yourjavascript.com/94233419149/bh-son-yazilar.js"></script>  <script type='text/javascript'>var numposts = 5;var showpostthumbnails = true;var displaymore = false;var displayseparator = true;var showcommentnum = false;var showpostdate = false;var showpostsummary = true;var numchars = 100;</script>   <script type="text/javascript" src="http://bloghocam.blogspot.com/feeds/posts/default/-/Misafir Yazılar?published&alt=json-in-script&callback=labelthumbs"></script>

 

Düzenlemeniz gereken yerler ve ayarlar:

  • numpost = Kaç adet yazının gösterileceğini belirler. En fazla 25 yazı görüntülenir.
  • showpostthumbnails = Resimlerin gösterilip gösterilmeyeceğini belirler. Kapatmak için true yerine false yazabilirsiniz.
  • displaymore = “Devamı” linkinin gösterilip gösterilmeyeceğini belirler. Açmak için false yerine true yazabilirsiniz.
  • showpostdate = Yazı tarihlerinin gösterilip gösterilmeyeceğini belirler. Açmak için false yerine true yazabilirsiniz.
  • showpostsummary = Yazının bir kısmının gösterilip gösterilmeyeceğini belirler. Kapatmak için true yerine false yazabilirsiniz.
  • numchars = Eğer yazının bir kısmını görüntüleme açıksa ilk kaç karakterin gösterileceğini belirler.
  • bloghocam.blogspot.com = Buraya kendi blog adresinizi yazın.
  • Misafir Yazılar = Buraya etiket ismini yazın. Ben misafir yazılar etiketindeki son yazıları göstermek için etiket olarak “Misafir Yazılar” yazdım.

 

Alt taraftaki paylaşım butonlarını kullanarak bu yazıyı sosyal ağlarda paylaşırsanız sevinirim. Herkese keyifli bloglar!

21 Haziran 2013 Cuma

Saygı Günenç İle Blogların Kariyere Etkilerini Konuştum

Blogların kariyer üzerinde etkilerine ve yeni kariyer fırsatları yarattığına dair görüşlerim daha önce defalarca paylaşmıştım.  Hatta insanlra yardımcı olmak, bidiklerimi paylaşmak ve yazma isteğimi tatmin etmek için oluşturduğum bu blog sayesinde bile pek çok iş fırsatı ve teklifiyle karşılaştım.

 

Uzun zamandır bir insan kaynakları uzmamnıyla bu konu hakkında görüşmek, sohbet etmek istiyordum akat fırsat bulamamıştım. Geçtiğimiz günlerde iletişim formu aracılığıyla bana bir soru soran Saygı Hanım’ın blogunu incelediğimde beklediğim fırsatla karşılaştığımı düşündüm. Kendisi de sağolsun beni kırmadı ve söyleşi teklifimi henen kabul etti.

 

Saygı Gönenç

 

İşte blog yazarlığı ve blogların kariyere, işe alım sürecine ve iş hayatına etkileri üzerine yaptığımız kısa söyleşiden kalanlar…

 

Merhaba Saygı Hanım. Söyleşi teklifimi kanbul ettiğiniz için teşekkür ederim. Öncelikle sizi okuyucalara tanıtmak istiyorum. Kısaca kendinizden bahsedebilirmisiniz?

 

Sizinle bu röportajı yapmaktan son derece mutlu olduğumu belirterek başlamak istiyorum.

İşletme Fakültesi mezunuyum. Uzun yıllar bir kitabevinin koordinatörlüğünü yaptıktan sonra, bir işletmenin insan kaynağının ne kadar önemli olduğunu anladım ve bu alana yöneldim. İnsan Kaynakları yetkilisi olarak mesleğimin beşinci yılındayım. Hani tırnaklarımla geldim derler ya, işte öyle benim hikayemde. Antalya ve hinterlantında sektörün ilk İK departmanını oluşturdum. Zorlu bir dönemde, sağlam temeller atarak, bir çok konuda eğitimler aldım. İK süreçlerinin uygulanmasının yanı sıra, heybeme biriktirdiğim mesleki tecrübeler, uzun soluklu kişisel gelişim eğitimleri ve mesleki eğitimlerle; şirket içinde kurulan akademinin doğal öğretmeni oldum. Şirket eğitim danışmanı ile birlikte ortalama 500 çalışanın, kişisel gelişim ve mesleki eğitimlerini vermeye hala devam ediyoruz.

 

İK ve kişisel gelişim konularında yazıları yazdığınız bir blogunuz var. Bu blogu oluşturmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? 

 

24 Nisan 2013 de İK’ya dair her şey… adıyla blogumu başlattım. Sanırım geç bile kaldım. İnanıyorum ki bilgi paylaşılmadıkça bir şey ifade etmez. Deneyimlerinizi, kazanımlarınızı paylaşmak hem sizi hem de çevrenizi güçlendirir. Kısaca bunun, hem insani hem de mesleki olarak bir görev olduğunu düşünüyorum. Modern,fütürist, inovatif bir İnsan Kaynakları yetkilisinin de teknolojiyi kullanmaması düşünülemez. Kısa bir araştırma ve planlamadan sonra bir kaç günlük süreçte blogumu açtım. Bugün çok beğendiğim paylaşımlarımla ilgili, ilerleyen süreçde, “ne kadar da acemice” diye düşündüğüm an iyi bir blogcu olacağıma inanıyorum.

 

İşe alım sürecinde kişisel blogların rolü nedir? Bloglar kişinin yetenek ve deneyimleri ile ilgili portföy olarak kullanılabilir mi? İnsanların uzman oldukları konuda blog yazmalarının kariyerlerine katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

 

Hayat bir sunumdur! Blogunuz ise bir çok konuda, tecrübelerinizi, başarılarınızı paylaşabileceğiniz, mesleki yetkinliklerinizi sunabileceğiniz mükemmel bir alan. Emek harcanmış ve önemsenen bir blog, kariyerinizle ilgili bir görüşmede, söylemlerinize görsel destek olacaktır. Sanal ortamda kuracağınız bu kütüphane, işe alımcının hakkınızda ki fikirlerini olumlu yönde fazlasıyla etkileyecektir. Ayrıca blogla ilgili çalışmalar yaparken, araştırmanın size katacağı katkı da yadsınamaz.

 

CV’lerde blog veya Facebook, Twitter gibi sosyal ağ profillerinin yazılmasına İK profesyonellerin bakışı nedir? Modern bir CV'de blogların ve sosyal ağların yeri var mıdır?

 

Sosyal cv’ler artık hayatımızda. Bir çok firma klasik özgeçmişin yanı sıra sosyal cv’ler oluşturmanız için imkan da sağlıyor. Bu konu meslektaşlarımın arasında da oldukça tartışılır. Özel hayat ile iş arasında oluşturulması gereken sınırı kurmakta zorlanan gençlerimiz, iş başvurularında da maalesef bu dengeyi kuramıyorlar. Sahte profil resimlerinin ve bilgilerinin olduğu ya da şirket yapısıyla örtüşmeyecek paylaşımların olduğu sosyal profillerin, işe alımda dezavantajını yaşıyorlar. Bence modern cv’de adayın blog ve sosyal ağ adreslerini vermesi gerekli. Adayın hem bu teknolojinin bir parçası olduğunun bilinmesi hem de özüyle sözünün aynı olduğunu gösterebilmesi için son derece önemli.

 

Dünyada blog yazarlığı ciddi bir iş olarak olarak görülüyor. Markaların ve kurumların çoğu profesyonel blog yazarlarıyla çalışıyor. Sizce blog yazarlığı Türkiye’de de bir meslek olacak mı? Blog yazarlığının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

 

Blog yazarlığı gerçekten ciddi bir iş. Oluşturduğum, henüz küçük bir çadır olan blogumda bile harcadığım zaman ve emek bu işin ciddiyetini anlamam için yeterli oldu. Burada sizin misyonunuzun önemine de değinmeden geçemeyeceğim. Yol göstericiliğinizi, başarılı çalışmanızı da gönülden kutluyor, işinize verdiğiniz öneme saygı duyuyorum. Lütfen bu profesyonellikle devam edin. Gençlerimizin iyi örneklere ihtiyacı var.

Özellikle Y ve Z kuşağı olarak tabir ettiğimiz(1980 sonrası doğan) siber gençlerimizin iletişim kanalı artık sosyal dünya. Markalar ve kurumlar da bu mecranın önemini biliyorlar. Elbette ki işi profesyoneline bırakmak, başarılı olmanın anahtarı olacaktır. Ülkemizde de vizyon sahibi şirketlerin, umulandan çok daha hızlı bir şekilde blog yazarlığının önemini anlayacağına eminim. Bu noktada bir sıkıntı yok. Sadece bir çok konuda olduğu gibi, uygulamamız, hayata geçirmemiz biraz geç olacaktır diye düşünüyorum. Optimist yaklaşırsak, bu zaman blog yazarlarının kendilerini yetiştirmeleri ve gelecekte vazgeçilmez bir mesleğe sahip olabilmeleri için bir avantaj olacaktır.

 

Bu keyifli ve yol gösterici söyleşi için çok teşekkür ederim.

 

Sizinle sohbet güzeldi. Teşekkür ederim.

 

 

Son Söz

 

Blog yazmak kariyer her alanında insanın hayatını olumlu etki edecek bir aktivite. Eğitim safhasında ileride yapmayı düşündüğünüz mslekle ilgili blog yazmak sizi teorik bilgi anlamında çok geliştirecektir. Devamında ise blogunuz sizin için bir portföy ve online itibar aracı olacaktır. Blog yazmaktan vazgeçmeyin.

 

Yazıyı bitirirken Saygı Günenç’e bir kez daha teşekkür ediyorum. Saygı Hanım’ın insan kaynakları, kişisel gelişim ve iş hayatına dair paylaşımlarını takip edebileceğiniz adresler şöyle:

 

- Blog: http://www.saygigunenc.com/

- Facebook: https://www.facebook.com/saygigunenc 

- Twitter: https://twitter.com/saygigunenc

- Linkedin: http://tr.linkedin.com/in/saygigunenc

19 Haziran 2013 Çarşamba

Bloglar Ve Blog Yazarlığı Neden Bu Kadar Popüler?

İlk bilgisayarımı alıp internetle tanıştığımda lise hazırlık sınıfındaydım. Bilen bilir o dönemlerin fenomeni mIRC adlı chat programıydı. Kıs sürede ben de kendimi yabancılarla chat furyasına kaptırmıştım.

 

Bilgisayarı daha iyi kullanmaya başladıkça ve internetin ne olduğunu kavradıkça yeni şeyler keşfetmem uzun sürmedi. Okulda üst sınıflardan bir arkadaşın olduğunu öğrendiğim ve ücretsiz bir host üzerine kurulan statik HTML siteyi görünce ilgim bir anda o noktaya kaymıştı ve kısa zamanda ben de temel HTML komutlarını öğrenerek ilk sitemi daha doğrusu web sayfamı yapmıştım :)

 

Üniversiteye yeni başladığım dönemde mIRC yerini MSN Messenger’a bırakmıştı. Sohbet teknolojisi ilerlerken web teknolojisinin yerinde sayması belkenemezdi elbette. HTML sitelerin yerini forumlar ve portallar almıştı. Tabi bunlarda da geri kalmadım ve gelişen web teknolojisine hemen adapte oldum.

 

O yıllarda yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan bloglar ise benim üniversiteyi bitirdiğim dönemlere doğru patlama yaparak tüm dünyada olduğu gibi bizde de yaygınlaştı her geçen gün daha da popülerleşti. Peki neydi blogları ve blog yazarlığını bu kadar popüler yapan? Bu soruyu sosyal medyada takipçilerime sorarak imece usulu bir yazı ortaya çıkarmak istedim. Sağolsunlar ilgi gösterip cevaplayanlar oldu ve ortaya böyle bir yazı çıktı.

 

Bloglar Ve Blog Yazarlığı Neden Bu Kadar Popüler?

 

 

Herkes Kolaylıkla Blog Oluşturabiliyor

 

Engin Gürşen blogların ücretsiz bir şekilde, teknik bilgi gerektirmeden kolaylıkla açılabilen ve yönetilebilen sitemler olmasının bloglraı cazip kıldığnı yazdı.

 

 

Kendini İfade Etmenin En Etkili Yollarından Biri Blog Yazmak

 

Gizem Sakallı, Nagehan Kadıoğlu Öge, Hasan Ekşi ve @aayparcasii ise insanların kendilerini ifade etmek ihtiyaçlarını karşıladığı, birilerine bir şeyler anlatmanın en kolay yolu blog yazmak olduğu için blogların bu kadar popüler olduğunu yazdılar.

 

 

Beğenilme İhtiyacı Ve Popüler Olma İsteği

 

Evde yazar, Eren Evren ve @Tancello ‘ya göre pek çok kişi blog yazarak ün belli bir üne kavuşmak ve takip edilmek istiyor. Önlerinde Pucca gibi bir örnek varken bunu doğal karşılamak gerekir.

 

 

Blog Yazarak Kolay Para Kazanıldığına Olan İnanç

 

Yine Engin Gürşen, Evde Yazar ve @56denklem; insanların blog yazarak kolay para kazanıldığa olan inançlarından dolayı blog oluşturduklarını ve bu sayede blogların popülaritesinin arttığını düşünüyorlar.

 

 

Yazma İhtiyacı

 

Gürkan Bilgisu ve Emre Demirer’in dediği gibi bir şeyler karalama, bilgiyi ortaya koyma ve insanlara yardımcı olmanın en etkili yollarından birinin blog yazmak olduğunu göz önüne alırsak bu düşüncedeki kişilerin neden bloglara ilgi gösterdiklerini daha iyi anlayabiliriz.

 

 

Yazar Ve Okuyucu Arasındaki Etkileşim

 

Ruhsuz Atmaca olaya farklı bir açıdan yaklaşarak boglara olan ilgiye okuyucunun aşısından baktı. Bloglar  okuyucuyla yazar arasında bir köprü oluşturuyor ve iki taraf arasında samimi bir bağ kuruyor. Bu yüzden insanlar blog okumayı çok seviyor. Bu da blogların popüler olmasındaki önemli etlkenlerden biri.

 

 

O Açmış, Benim Neyim Eksik?

 

Yukarıdaki tüm etkenlere katılmakla beraber özenme ve taklit etmenin de blogların popüler olmasında önemli etkenlerden biri olduğunu düşünüyorum. Biraz daha açıklamam gerekirse “onun şöyle bi blogu var, benim neden yok?” mantığıyla açılmış binlerce blog olduğunu ve blogların bu şekilde viral bir etkiyle giderek popülerleştiğini düşünüyorum.

 

 

Diğer web trendlerinin aksine blogların daha uzun ömürlü olacağını ve giderek önemini arttıracağını düşünüyorum. Artık yaş da geçiyor, yeni bir web teknolojisine ayak uydurabileceğimi hiç sanmıyorum :) Bloglar iyidir, kalsın….

 

Bu arada sosyal medya hesaplarımdan sorduğum soruya cevap vererek bu yazının ortaya çıkmasında yardımcı olan, yukarıda isimlerini yazdığım arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ederim. Bu şekilde imece bir yazı oluşturmak bana çok keyif verdi. Eğer okyucunun da ilgisini çekerse ileride benzer şekilde yazılar oluşturmak isterim.

 

Yorumlarınızı bekliyorum!

18 Haziran 2013 Salı

Arkadaşlarınızla yüz yüze Cube Slam oynama zamanı!

Eskiden arkadaşlarımla dapdaracık bir kanepeye sıkışıp bilgisayar oyunu oynar, birazdan birbirimizi nasıl ezeceğimizle ilgili atıp tutardık. Şimdi çoğumuz dünyanın dört bir yanına dağıldığından artık eskisi gibi her galibiyetin ardından timsah dansı yapıp, birbirimizin yüzüne garip nidalarla haykırma şansını pek fazla bulamıyoruz. Şimdi Cube Slam zamanı.


Cube Slam arkadaşlarınızla yüz yüze oynayabileceğiniz bir oyun. Tarayıcınıza herhangi bir eklenti kurmadan karşınızdakiyle video sohbet etmenizi sağlayan açık bir web teknolojisi olan WebRTC‘yi kullanan bir Chrome Deneyimi. Bu da Cube Slam’i dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar arkadaşlarınızla sadece bir link paylaşarak oynayabileceğiniz anlamına geliyor.
 
Cube Slam’de kazanmak için küpü arkadaşınızın ekranına patlatıncaya kadar üç kez çarptırmanız gerekiyor. Kalkanlar, engeller ve yerçekimi her aşamada değişiyor; böylece her an ateş topu, lazer, çoklu top, aynalı kontroller, kurşungeçirmez kalkan, sis, hayalet top, zaman bombası, farklı ölçüde raketler, ekstra yaşam ve –kaçınmanız gereken- ölüm topları gibi sürprizlerle karşı karşıya kalabiliyorsunuz.

Eğer arkadaşlarınızdan hiçbiri online değilse o zaman Ayı Bob’la oynayarak hangi aşamaya kadar ilerleyebildiğinizi görebiliyorsunuz. Hatta Cube Slam uygulaması’nı kurarak offline durumdayken bile Bob’la oynamanız mümkün.

Grafikleri WebGL ve CSS 3D ile işlenen Cube Slam’in müzikleri de dinamik olarak Web Audio üzerinden bize ulaşıyor. İki kişilik oyunları mümkün kılan ve şu an için Chrome’un masaüstü sürümü ve Chrome OS platformlarında desteklenen WebRTC teknolojisi, yılın ilerleyen döneminde mobilde de desteklenecek. Bu arada o zamana kadar telefon veya tabletinizle Ayı Bob’a karşı Cube Slam oynayabileceksiniz. Cube Slam'in arkasındaki teknoloji için daha fazla bilgiyi teknoloji sayfamızda veya Chromium blog post‘ta bulabilirsiniz.

Arkadaşınızla oynayın, Ayı Bob’la oynayın, eğlenin!

Clem Wright, Google Creative Lab

14 Haziran 2013 Cuma

Blogger’da Yön Tuşlarıyla Sayfalar Arasında Geçiş Yapmak

Google, hem içerik hem de tasarım konusunda web yöneticilerinden kullanılabilirliği yüksek siteler oluşturmasını istiyor. Blog tasarımında kullanılabilirlik dendiğinde aklıma gelen şey kullanıcı dostu site oluşturmak. Bunun için neler yapılabilir? Kullanıcıların farklı cihaz ve sistemlerden kolay erişebildikleri, aradıklarını kolayca bulabildikleri ve site içerisinde rahat bir şekilde dolaşabildikleri bloglar yaratılabilir.

 

Bu yazıda ziyaretçilerin blog içerisinde gezmelerini çok kolaylaştıracak bir navigasyon sisteminden bahsetmek istiyorum.

 

Blogger şablonlarının çoğunda navigasyon önceki kayıtlar– daha yeni kayıtlar linkleri şeklindedir. Daha önce standart navigasyonu özelleştirebileceğiniz bazı alternatifler paylaşmışıtım. Bunlar:

 

1. Navigasyon Linklerini Resimle Değiştirmek

2. Numaralı Sayfa Navigasyonu

3. Blogger’da Yazıları Sonsuz Kaydırma İle Yükleme

 

Bu kez çok daha farklı bir navigasyon yöntemini paylaşmak istiyorum. Sayfalar arasındaki geçişi sadece klavyedeki yön tuşlarını (⇦ ⇨) kullanarak yapabileceksiniz.

 

Yön Tuşları

 

Bunun için Blogger kumanda paneline girdikten sonra Şablon > HTML’yi Düzenle yolunu takip ettikten sonra Ctrl + F tuş kombinasyonunun yardımıyla </head> kodunu bulun ve hemen üzerine aşağıdaki kodları ekleyin.

 

<script type='text/javascript'>
window.onload = function()
{
document.onkeyup = function(event)
{
if (document.activeElement.nodeName == 'TEXTAREA' || document.activeElement.nodeName == 'INPUT') return;
event = event || window.event;
switch(event.keyCode)
{
case 37:
var newerLink = document.getElementById('Blog1_blog-pager-newer-link');
if(newerLink !=null) window.location.href = newerLink.href;
break;
case 39:
var olderLink = document.getElementById('Blog1_blog-pager-older-link');
if(olderLink!=null) window.location.href = olderLink.href;
}
};
};
</script>

 

Bu kodu ekledikten sonra eklenti çalışmaya başlayacaktır fakat ziyaretçilerinizin bu özelliği kullanması için özellikten haberdar olmaları gerekir. Şimdi ziyaretçilerinize bu uyarıyı yapmak için küçük bir kod ekleyelim.

 

Blogger şablonlarında Önceki kayıtlar – Daha yeni kayıtlar linklerini temsil eden şu kodu bulun:

 

<b:include name='nextprev'/>

 

Bunun hemen altına uyarı mesajınıa ait şu kodları ekleyin

 

<div style='border:solid 1px #DEDEDE; background:#FFFFCC url(http://icons.iconarchive.com/icons/famfamfam/mini/16/icon-alert-icon.png) 8px 6px no-repeat; color:#222222; font-weight:bold; padding:4px;          text-align:center; '>Sayfalar arasında geçiş yapmak için klavyeden yön tuşlarını (&#8678;  &#8680;) kullanabilirsiniz.</div>

 

Uyarı mesajı blogunuzda şu şekilde gözükecektir:

 

Navigasyon Uyarı Mesajı

 

Bu uygulamayı beğendiyseniz aşağıdaki  paylaşım butonlarını kullanarak arkadaşlarınızla paylaşın lütfen.

 

İyi bloglar!

12 Haziran 2013 Çarşamba

BH Okuyucularına Özel Sosyal Paylaşım Butonları Kutusu

Yazılarınızın sosyal ağlarda paylaşılmsı hem ziyaretçi sayınızın artması, hem de SEO açısından çok önemli. Bunun için blog yazılarınızın altına mutlaka sosyal paylaşım butonları eklemelisiniz.

Blogger’ın kendi paylaşım butonları olmasına rağmen efektifliği ve dikkat çekiciliği tartışılır. Sosyal paylaşım butonlarınız okuyucunun ilgisini ne kadar çok çekerse yazınızın paylaşılma ihtimali o kadar artar. Bu yüzden Blog Hocam okuyucularına özel sosyal paylaşım eklentisi kodladım. Eklentiye en popüler sosyal ağlar olan Facebook, Twitter, Google+, Pinterest ve LinkedIn butonlarını ekledim.

 

Sosyal Paylaşım Butonları

 

Bu sosyal paylaşım butonlarını blogunuza eklemenin 2 aşaması var. İlk olarak Şablon > HTML’yi düzenle yolunu izleyin ve Ctrl + F tuş kombinasyonunun yardmıyla ]]></b:skin> kodunu bulun. Bu kodun üzerinde bir yere aşağıdaki stil kodlarını ekleyin.

 

/* Blog Hocam Sosyal Paylaşım Butonları Eklentisi */
#bh-paylas {
border:1px dotted #000;
padding-left:65px;
background: #ffc039;
padding-top:10px;
-moz-border-radius: 10px;
-webkit-border-radius: 10px;
border-radius: 10px;
}

ul.bh-sosyal {
list-style:none;
display:inline-block;
margin:auto;
}
ul.bh-sosyal li {
display:inline;
float:left;
background-repeat:no-repeat;
margin:auto;
}
ul.bh-sosyal li a {
display:block;
width:50px;
height:50px;
padding-right:40px;
position:relative;
text-decoration:none;
}
ul.bh-sosyal li.bh-facebook {
background-image:url(https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWUyFZLR11NXfpbW3HzJGENkSsiJwJ7PQFRrWr5h6kXVfSfTarttb9_jKPMIiAK9_I4aJf8xuADZK1XJ3DFPGMMNPczJC9gyGE6A2TU_yhGRIY3Ji8sMJk7zJ7SjbD3JvNUtKDpOTochn6/s48/Facebook.png);
}
ul.bh-sosyal li.bh-twitter {
background-image:url(https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjGzfYmUYuTyiyzQmzXOTWnoOEpddDJG4T2pygfAkbTI4hyphenhyphenmgCmx4GPHznrSBqn4sJkzAXLgHPe2ggl-fFNoqO9pldorknHHrzPvXzLWiLQBViqrQRytRRc-U521NS-UkYBw2zM25YRkiqA/s48/Twitter2.png);
}
ul.bh-sosyal li.bh-googleplus {
background-image:url(https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLgojztUW_kNOGASLe0gUpwupOLlpBSr_q-mnxMnvThGlgo4H225UT5ByjxwHGoId4uyIhXYCssJcEEOwAqcrBORqNDWh1GuZXRKbpHtYxIEY3kFPxN7BQOLYm1BrMgnfulETPDLIAwXf-/s48/Google%252B.png);
}
ul.bh-sosyal li.bh-pinterest {
background-image: url(https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjpqtE9rm6G6W-jxQGSVegwwgIvNJJ3vfzRqq3NwiXGjSIZYmKDbkBSb-886nVPQFwyfkKIzS7JBX-JV84R9PD-7Enwb3tCjHU4BGjRYLhfxK4T57QDpqjCblC2BZ56tbyMmQwY24WlneQ2/s48/Pinterest.png);
}
ul.bh-sosyal li.bh-linkedin {
background-image:url(https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMysTVz83y_YyZb4ZDGZf8Lqsqg06zokxYOPo7m0QEI_EFKrvq-6pWiARkKElTeAiZ88iz0kYUygRuia86dc8RoEutXH6GsC78hw7SnxQoa2srX0MhLDm1v8ntZFlhuY0ZZZeoFnMaduWo/s48/Linkedin.png);
}

 

!!! Resimde gördüğünüz gibi sosyal paylaşım butonlarının olduğu kutunun arka plan rengi turuncu. Bu renk her blog tasarımına uyguhn olmayabilir. Eğer değiştiirmek isterseniz #ffc039  yerine başka bir renk kodu yazabilirsiniz.

 

İkinci aşama için yine Ctrl + F tuş kombinasyonuyla açılan arama kutusunu kullanarak <div class='post-footer'> kodunu bulun ve hemen üzerine aşağıdaki HTML kodlarını ekleyin.

 

<b:if cond='data:blog.pageType == &quot;item&quot;'>
<div id='bh-paylas'>
<ul class='bh-sosyal'>
<li class='bh-facebook'>
<a expr:href='&quot;http://www.facebook.com/share.php?v=4&amp;src=bm&amp;u=&quot; + data:post.url + &quot;&amp;t=&quot; + data:post.title ' onclick='window.open(this.href,&apos;sharer&apos;,&apos;toolbar=0,status=0,width=626,height=436&apos;); return false;' rel='nofollow'/>
</li>
<li class='bh-twitter'>
<a expr:href='&quot;http://twitter.com/home?status=&quot; + data:post.title + &quot; -- &quot; + data:post.url ' rel='nofollow' target='_blank'/>
</li>
<li class='bh-googleplus'>
<a expr:href='&quot;https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&amp;url=&quot; + data:post.url' onclick='window.open(this.href,&apos;sharer&apos;,&apos;toolbar=0,status=0,width=626,height=436&apos;); return false;' rel='nofollow' target='_blank'/>
</li>
<li class='bh-pinterest'>
<a href='javascript:void((function()%7Bvar%20e=document.createElement(&apos;script&apos;);e.setAttribute(&apos;type&apos;,&apos;text/javascript&apos;);e.setAttribute(&apos;charset&apos;,&apos;UTF-8&apos;);e.setAttribute(&apos;src&apos;,&apos;http://assets.pinterest.com/js/pinmarklet.js?r=&apos;+Math.random()*99999999);document.body.appendChild(e)%7D)());' rel='nofollow' target='_blank'/>
</li>
<li class='bh-linkedin'>
<a expr:href='&quot;http://www.linkedin.com/shareArticle?mini=true&amp;url=&quot; + data:post.url + &quot;&amp;title=&quot; + data:post.title + &quot;&amp;summary=&amp;source=&quot;' rel='nofollow' target='_blank'/>
</li>
  </ul></div>
</b:if>

 

!!! <div class='post-footer'> kodunu aradığınızda birden fazla sonuç çıkar ve sadece biri doğru koddur. Eğer HTML kodlarını ekledikten sonra sosyal paylaşım butonları gözükmüyorsa yanlış yere eklemişsiniz demektir. Diğer yeri deneyin.

Android Geliştiricileri Biraraya Geliyor

Avrupa’nın en büyük geliştirici etkinliklerinden biri olan Android Geliştirici Günleri için geri sayım başladı. Ülkemizden ve dünyanın farklı kentlerinden Google Geliştirici Grupları ve Teknoloji topluluklarının birlikte hazırladığı etkinlik, 14-15 Haziran tarihlerinde ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

Google Geliştirici Grupları ve teknoloji topluluklarının birlikte hazırladığı etkinlikte, 7 farklı ülkeden 15 organizatör topluluk yer alıyor. Yirmisi yurt dışından toplam 60 konuşmacının fikirlerini paylaşacağı Android Geliştirici Günleri’ni 1500 katılımcının ziyaret etmesi bekleniyor.
Geliştiricilerin birbirinden yaratıcı ve yenilikçi çözümlerini paylaşacağı ve fikir alışverişinde bulunma imkanına sahip olacağı Android Geliştirici Günleri, ilginç etkinliklere de ev sahipliği yapacak. Pazara çıkabilecek yaratıcı ve yenilikçi fikirlerin arandığı Innov-a-thon'Lite girişimcilik yarışmasının Ankara ayağı, Android Geliştirici Günleri kapsamında gerçekleşecek. Toplam 3 saat sürecek maraton sonunda kazanan gruplar Dubai'de fikirlerini gerçekleştirme ve iş kurma kurma imkanına sahip olacak.

Mobil dünyada benim de bir fikrim var diyorsanız ve Android dünyasının sunduğu fırsatlar, trendler hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız , sizleri Android Geliştirici Günleri’ni izlemeye davet ediyoruz…

Google Türkiye

11 Haziran 2013 Salı

Dünyayı Değiştirecek 90 Fikir: 'Google Bilim Fuarı 2013’te Türkiye’den de bir finalist var!

Başarılı bilim insanlarının çoğunun içlerindeki bilim merakını erken yaşlarda geliştirdiği gerçeğinden hareketle, Ocak ayında dünyanın dört bir yanındaki parlak beyinleri dünyayı değiştirecek fikirlerini bizlerle paylaşmaya davet ettik. Dünyanın en büyük online bilim fuarı olan Google Bilim Fuarı (Google Science Fair) kapsamında bu yıl 120’yi aşkın ülkeden, inanılmaz çeşitlilikte ve heyecan verici binlerce başvuruda bulunuldu.

Jürinin aylar süren titiz değerlendirmesinin ardından 90 bölgesel finalist belirlendi. Seçim yapmak hiç kolay olmadı. Finale kalan bu projeler bilimsel ruh, yaratıcılık ve küresel yaklaşımlarıyla diğerleri arasından sıyrılmayı başardı. Bu yılın bölgesel finalist olarak seçilen projeleri arasında Türkiye’den 16 yaşındaki Elif Bilgin tarafından önerilen muz kabuklarının biyoplastik üretiminde kullanılması fikrinden, kirli suyun çevreci yöntemlerle temizlenmesine kadar çok çeşitli fikirler yer alıyor. Bunun yanı sıra video oyunların beynin bilişsel fonksiyonuna etkileri veya kablosuz elektrik iletiminin evrimi gibi projeler de finale kalanlar arasında.

Google Bilim Fuarı’nın ikinci yılında Scientific American Science in Action Award adlı bir de ödülümüz var. Çevre, sağlık veya kaynak sıkıntısı gibi sorunlara yönelik fark yaratacak bir projenin ödüllendirileceği bu başlık için 90 finalist projenin 15 tanesi aday gösterildi.

On beş küresel finalisti ve Science in Action Award ödülünün sahibini 27 Haziran’da açıklayacağız. Sonrasında bu genç bilim insanları 23 Eylül’deki son eleme turu ve kutlamalar için Google’ın Kaliforniya’daki merkezinde buluşacak. Bölgesel finale kalan 90 finalisti kutluyor, projesini bizle paylaşan herkese yoğun ve yaratıcı çalışmaları için teşekkür ediyoruz.

Google Bilim Fuarı Ekibi

10 Haziran 2013 Pazartesi

Türkiye’nin En İyi Gezi Blogları

Kendi kategorilerindeki en iyi blogları sizlere tanıtmaya devam ediyorum ve bu olay oldukça keyifli olmaya başladı. Araştırma yaparken onlarca yeni blogla tanışmış oluyorum. Başarı hikayelerinden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.

 

Yemek bloglarıyla başladığım, moda blogları, kişisel bloglar ve teknoloji bloglarıyla devam ettiğim blog turunda sırada gezi bloglarında.

 

İtiraf etmeliyim ki gezi bloggerları benim en kıskandığım blogger türleri. Düşünsenize yeni yerler görüyorlar, yeni insanlarla tanışıyorlar, farklı maceralar yaşıyorlar ve bunları blog yazarak okuyucuyla paylaşıyor. Kıskanmamak elde değil : )

 

En iyi gezi bloglarını listelerken çok zorlandım. Zira bu kadar çok ve kaliteli gezi bloglarının varlığından haberdar değildim. Bu yüzden önceliği bir kaç istisna dışında yazılarına duygu ve heyecan katan, amatör ruhla yazılmış bloglara verdim. İşte benim gözümden Türkiye’nin en iyi gezi blogları…

 

 

Az Gezmiş

 

Az Gezmiş

 

Zehra Arslan ve Hakkı Ceylan’ın Türkiye’ de ve Dünya’ da gezip gördüklerini, fotoğrafladıklarını paylaştıkları, bu arada gezecek olanlar için ipuçları niteliğinde bilgiler verdikleri bir paylaşım ortamı olmuş durumda.

 

 

I Can Travel

 

I can travel

 

Kerimcan Akduman’ın gezdiği şehirlerden, seyahat etmeye dair pratik ip uçlarına kadar bir çok konuyu yazdığı kişisel gezi blogu I Can Travel 2008 yılından beri yayında ve çok sayıda takipçisi var.

 

 

Gezentigiller

 

gezentigiller

 

Gezmeyi çok seven Hasan ve Şahika çiftinin 2009 yılından beri gezdikleri gördükleri yerleri yazdıklları sıcak bir blog. Giitikleri yerlerde yaşadıklarını bloglarında yazarak hem anılarını canlı tutmak, hem de o yerlere gitmek isteyenlere fikir  vermeyi amaçlıyorlar.

 

 

Gezmek Güzel

 

Gezmek Güzel

 

Gezmeyi seven bir ailenin, gezilerini paylaşarak buralara seyahat edeceklere fayda sağlamayı amaçladıkları bir blog. Özellikle yurt dışı seyahtine çıkacaklar için güzel bir klavuz.

 

 

Gezgin Martı

 

Gezgin Martı

 

Listeye son olarak eski bir okuyucumu (hala takip ediyor mu emin değilim) ekleyeceğim. Gezi bloglarına olan merakım ve hayanlığım kendisinin bir sorusu üzerine blogunu ziyaret etmemle başlamıştır. Gezdiği gittiği yerleri eğlenceli fotoğraflarla ve enerjik yazılarla anlatması çok hoşuma gitmişti. 2007 yılından beri aynı enerjiyle blog yazmaya devam ediyor.

 

 

Aslında tanıtılacak, çok kaliteli onlarca gezi blogu daha var ama listeyi çok uzatmak istemiyorum. Ve yazının başında da dediğim gibi daha çok amatör ruhla ve samimi bir dille yazılan blogları tanıtmayı tercih ettim. Keyifli okumalar…

8 Haziran 2013 Cumartesi

Nasıl Yani?

Sevgili Google Kullanıcıları,

İnternet şirketlerinin; sunucularına ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSA tarafından doğrudan erişim olanağı sağlamaya yönelik ABD hükümetine bağlı PRISM adlı gizli bir hükümet programına dahil olduğu iddiasına yer veren haberleri, basından duymuş olabilirsiniz. Bu konuyla ilgili görüşümüzü ve açıklamamızı sizinle paylaşmak istedik.

Öncelikle; ABD hükümetine veya herhangi başka bir hükümete sunucularımıza doğrudan erişim verecek herhangi bir programa katılmadığımızı bilmenizi isteriz. ABD hükümetinin veri merkezlerimizdeki bilgilere doğrudan veya herhangi bir “arka kapı”dan erişimi kesinlikle söz konusu değildir. PRISM adlı programı ilk kez 6 Haziran 2013’de duyduk.

İkinci olarak; Google hükümetlerle bilgi paylaşımını çok kısıtlı ve yalnızca geçerli yasal çerçeveler kapsamında değerlendirmeye almaktadır. Hukuki konular ile ilgilenen ekibimiz, bize ulaşan her bir talebi tek tek incelemekte, kapsamı geniş tutulan ya da doğru süreçlerin izlenmediği belirlenen talepler, sıklıkla geri çevrilmektedir. Google’ın, kullanıcılarının verilerine sonuna kadar erişim sağladığını öne süren haberler tek kelimeyle asılsızdır. Bu hafta başında haberler çıkıncaya kadar, Verizon’a ulaşan böylesine geniş kapsamlı (milyonlarca kullanıcının görüşme kayıtlarını teslim etmelerini isteyen) bir talebin olduğunu duymamıştık ve bunu öğrenmek bizi çok şaşırttı. Google’ın kullanıcılarının internetteki aktivitelerine ilişkin bu ölçekte bilgiyi paylaştığı hakkındaki tüm iddialar kesinlikle asılsızdır.

Sonuç olarak; bu son gelişmeler, uzun bir zamandır inandığımız görüşü yani “daha şeffaf bir yaklaşım olması gerektiğini” teyit etmektedir. Google olarak; mevcut hukuki sınırlar çerçevesinde, yasal otoritelerden bize ulaşan bilgi talepleri konusunda açık olmak için çok çalışıyoruz. Bu taleplerle ilgili bilgiyi, endüstride ilk uygulayıcısı olduğumuz “Şeffaflık Raporu”nu yayınlayarak kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bunun yanı sıra, vatandaşlarının güvenliğini korumak adına aksiyon alan ABD ve diğer hükümetleri de elbette anlıyoruz.

Ancak mevcut yasal prosedürler çerçevesinde tanımlanan gizlilik düzeyi, hepimizin benimsediği özgürlük anlayışını sekteye uğratacak niteliktedir.

Larry Page, CEO / David Drummond, Hukuk Direktörü

7 Haziran 2013 Cuma

Blogger Sosyalleşmesi

Her sosyal medya mecrası, her sosyal medya aracı bir takım masumiyet parolasıyla yoluna başlar. Tek amacı insanları sosyalleştirmektir, onlara asosyal kalıplar çerçevesinden çıkarıp, bir sosyal kimlik kazandırmaktır. Bu yüzden bilgisayar ve internet teknolojilerinin paralelinde bir takım sosyal medya mecraları ortaya çıkmıştır.

 

Örnek olarak verecek olursak geçen aylarda, bir sosyal medya devi facebook’a mağlup olarak bir nevi pazarı ona emanet eden msn görebiliriz. İnsanları bir zamanlar bağımlısı yapan, sosyal yapayım derken daha da asosyalleştiren mecraydı kendileri.

 

Bakıldığı zaman içinde bulunduğumuz sosyal mecra yani blogger da esasen bir sosyalleşme aracıdır. Hatta belki de aralarında en iyisidir. Bir blogger bu ortama geldiğinde tekken ilerleyen zamanda ortama kaynaşması yani ortamdaki insanları tanımasıyla kendi sosyal çevresini genişletmektedir. Bunun için bloggera gereken iki tane önemli madde vardır. Bunlar:

 

1. Zaman

2. Sabır

 

Blogger-blog

 

Bir blogger’ın sosyalleşmesi için en önemli unsur zamandır. Girdiğin içeriğin zamanla artması ve buna bağlı olarak ona tepki veren yani o yazıları okuyan okuyucuların artması bir zamanın ürünüdür. Bunun içinde belli bir süre gerekir, yani “zaman” . Sabır ise blogger’ın zamanın ona oynayacağı “bu işte de tutmadı kapat bu blogu” gibi şeytan dürtmelerini engellemesidir. Bir bakıma blogger felsefesi de “ Sabrın sonu selamettir.” olmalıdır.

 

Zamanla girilen içerikler ve buna bağlı olarak alınan yorumlar, ayrıca farklı bloglara yapılan yorumlar, insanlar arasında(bloggerlar) bir etkileşime sebep olur. Hatta yakın zamanda işte “… blogları buluşuyor, …’lu bloglar bir araya” geldi şeklinde bazı bloglar da ilanlar görmüşsünüzdür. Bunun tek açıklaması blog dünyasının yarattığı bir sosyalleşme olayıdır.

 

Blogger dışarıdan bakıldığı zaman yazıların girildiği, resimlerin paylaşıldığı, kimisinin para kazandığı vb. bir ortam olarak görülebilir ama içerik olarak incelendiği zaman önemli bir sosyalleşme ortamı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

 

Yazar Hakkında: Ruhsuz Atmaca'nın, tek ve temel amacı insanlığa bir şey katabilir miyim?, katabilirsem nasıl olmadır?, bu soruları kendine sorarken bir anda kendisini blog dünyasında bulur.Ruhsuz Atmaca blogunun kapağında yer alan ve ismini verdiği "Atmaca", insanlara benzer duygulara sahip bir canlıdır. Yırtıcılığı nedeniyle isminin önüne "Ruhsuz" takısı gelmiştir. Blogun sloganı ise: "Yazdıklarım ve Yazacaklarım Atmacanın Bakışlarında Gizli..." oluşturur.

5 Haziran 2013 Çarşamba

Analytics Verilerini E-Posta İle Takip Etme

Google Analytics benim ve bir çok blogcunun vazgeçilmez aracı. Google Analytics sayesinde blogunuzu kimlerin, nereyi kaç kez ziyaret ettiğini, hangi kaynaktan geldiğini, ne kadar kaldığını ve çok daha fazlasını öğrenebilirsiniz.

 

Peki Google Analytics hesabınızı ne sıklıkla ziyaret ediyorsunuz? Bazılar hergün, bazıları haftada bir, bazıları ayda bir ziyaret ediyor. Bazı blogcular ise Google Analytics hesabını oluşturduktan sonra tekrar ziyaret etmek akıllarına bile gelmiyor.

 

Google Analytics’in raporlama özelliği herkesin işine yarayacak bir özellik. Raporlama özelliği sayesinde Google Analytics hesabınıza giriş yapmanıza gerek kalmadan blogunuzun istatistiklerini takip edebileceksiniz. Nasıl mı?

 

Google Analytics hesabınıza giriş yaptıktan Raporlama sekmesindeki  E-posta yazan yere tıkladığınızda aşağıdaki gibi bir pencere açılacaktır.

 

analytics-rapor

 

Bu pencerede yapmanız gereken ayarlar şu şekilde:

 

1. Raporun gönderileceği e-posta adresi.

2. Gönderilecek mailin konusu.

3. Raporun formatı.

4. Verilerin zaman aralığı.

5. Raporun gönderileceği gün.

6. Kısa not.

 

Ayarları yaptıktan sonra gönder butonuna basın ve Analytics verilerini e-posta ile takip  etmenin rahatlığıını yaşayın.

3 Haziran 2013 Pazartesi

İlham Veren Blog Girişimleri Ve Girişimcileri

Daha önce Yemeksepeti.com’un hikayesinden öğrendiklerimi paylaştığım yazımda blogunu bir adım öteye taşıyarak bir girişime dönüştürmek isteyenlere önemli notlar vardı. Fakat blog yazarlığı ile girişimciliği bağdaştıramayanlar olduğunun farkındayım. Bu yüzden kazançları ve geldikleri noktayla size ilham vereceğini düşündüğüm bazı blogları tanıtmak istiyorum.

 

 

The Huffington Post

 

The Huffington PostListenin ilk sırasında 20 milyon doların üzerinde bir değere sahip olduğu bilinen Huffington Post ve bu blogun sahibi Arianna Huffington var. The Huffington Post tüm dünyadan haberleri ve son dakika gelişmelerini paylaşan oldukça aktif bir blog. Alexa verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edilen 97. sitesi olan The Huffington Post’un ana gelir kaynağı PPC reklamları ve günlük kazancının $30.000 civarında olduğu söyleniyor.

 

 

Mashable

 

MashableSırada teknoloji meraklılarının yakından tanıdığı bir blog olan Mashable ve sahibi Pete Cashmore var. 11.5 milyon doların üzerinde bir değeri olan Mashable’ın ana gelir kaynağı ise banner reklamları. Alexa verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edilen 360. sitesi olan Mashable’ın günlük kazancının $15.000 civarında olduğu söyleniyor.

 

 

Smashing Magazine

 

Smashing MagazineYaklaşık 5 milyon dolar değeri olan Smashing Magazine kodlama, tasarım ve grafik konularında yayın yapan bir blog. Vitaly Friedman’ın sahibi olduğu Smashing Magazine’in gelir yöntemi de banner reklamları. Alexa verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edilen 1301. sitesi olan Smashing Magazine’in günlük kazancı yaklaşık $6.000.

 

 

Perez Hilton

 

Perez HiltonMario Lavandeira’nın sahibi olduğu Perez Hilton dünyanın en popüler magazin blogu ve 2.5 milyon dolardan fazla bir değere sahip. Alexa verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edilem 1184. sitesi olan Perez Hilton’un ana gelir kaynağı banner reklamları ve günlük kazancı $3.500 civarında.

 

 

Life Hacker

 

LifeHackerBlog girişimcilerine vermek istediğim son örnek Nick Denton ve 5 milyon dolara yakın bir değere sahipolan blogu Life Hacker.  İş ve yaşam verimliliğini arttırmaya yönelik paylaşımların yapıldığı blogun ana gelir kaynağı banner reklamları. Alexa verilerine göre dünyanın en çok ziyaret edlien 644. sitesi olan Life Hacker’ın günlük kazancı $4.000’dan fazla.

 

 

Farklı konularda yayın yapan blogları örnek göstermeye çalıştım ama listenin sadece bunlarla sınırlı olduğunu sanmayın. Türkiye şartlarında bu kazançlar hayal gibi gözükse de daha önce de dediğim gibi her şey hayal etmekle başlar :)